Bu kez Xanadu Snow White otelin davetlisi olarak yeni bir Gezimanya Blogger etkinliğinde bir aradayız. Grubumuz çok keyifli. Aralarında Türkiye’nin önde gelen seyahat ve yeme-içme bloggerları ile Gezimanya.com yazarları da yer alıyor.
Saat 11:15 uçuşu ile gecikmeli olarak vardık Erzurum’a.
Uçağın tekerleri piste değdi. Artık Türkiye’nin en soğuk kentindeyiz. Xanadu Snow White (www.xanaduhotels.com.tr) otelin bize ayarladığı özel transfer aracı ile otele gitmek ilk işimiz oldu.
Elde olmayan nedenlerle tabii ki program da sarktı. Bu nedenle ilk gün yapmayı planladığımız şehir gezisini bir sonraki gün yapmaya karar verdik.
Havaalanından otele varışımız yaklaşık 15-20 dakika sürdü. Bir kayak otelinin havaalanına ve de şehre bu kadar yakın olması oldukça avantajlı. En güzeli de dağa çıkmak için kıvrıla kıvrıla gitmiyorsunuz. Şehir zaten 1890 metrelik rakımı ile Türkiye’nin de en yüksek şehri. Palandöken Dağı’nın eteğinde. Bu şehir yılın 6 ayı karlı. Dolayısıyla pistlere ulaşmak için dağa tırmanmanız gerekmiyor zaten tepedesiniz. Kayarken ise Erzurum ayaklarınızın altında kalıyor.
Otele girdiğimiz gibi güler yüzlü personel bizi karşılıyor. Tabii sabahtan beri ayaktayız, rötarlı da geldik, acıktık. İlk olarak bizi oteli restoran bölümünde özel bir alana aldılar. Hatta biz gecikince otelin pazarlama müdürü Selin Hanım bizim için servisi açık tutmuş. Açık büfe olarak aldığımız geç öğle yemeği sonrası ise Selin Hanım bize biraz oteli gezdirdi.
Gezdiğim kadarıyla Xanadu Snow White Otel bence Türkiye’nin en iyi kayak otellerinden biri. Birincisi oldukça yeni ve modern tasarımlı bir otel.
Odalar oldukça geniş ve konforlu.
Otelin en beğendiğim bölümlerinden biri Spa bölümü. Yaklaşık 2500 metrekare alan üzerine kurulmuş. Özellikle kayak sonrası rahatlamak için birebir. Hele de tepesi ve yere kadar cam kaplı olan alanı muhteşem. Dışarısı eksi 20 derece iken içeride ılık bir havuzda dışarıda yağan karı izleyerek yüzmek müthiş bir duygu.
İsterseniz hamam, sauna, buhar banyosu ve havuzdan da ücretsiz olarak yararlanıyorsunuz. Ancak benim aklım masajda kaldı.
Masaj odaları müthiş. Özellikle de çift olarak masaj almak isterseniz çok konforlu odalar sizi bekliyor.
Spa bölümü benim gözümde 10 üzerinden 10 aldı. Buradaki gezimiz sonrasında Selin Hanım bizi kayak odasına götürdü. Gerçekten Türkiye’de pek çok kış sporları merkezinde bulundum. Ancak bu kadar temiz ve bu kadar sistemli çalışan bir kayak merkezi daha görmedim. Avusturya Kitzbühel’de aynı sistem vardı. Kiraladığınız ayakkabılar dezenfekte ediliyor, kiraladığınız board size verilmeden önce son kontrolleri yapılıyor. Burası da aynı. Zaten başındaki Hannes de Avusturyalı.
Biz tabii fazla zaman kaybetmemek adına hemen kiralamalarımızı yaptık. İlk akşam Murat, Gökçe, ben ve Engin kayacağız. Üçü de kayak yapıyor. Aralarında tek board yapan benim. Ben de en son bundan 2 sene önce yaptım. Bakalım nasıl geçecek?
Tüm grup ile akşam yemeğinde buluşmak üzere dağıldıktan sonra bu dörtlü kayak odasında buluştuk. Sıkı sıkı giyindik. Bekle bizi Palandöken pistleri… Farkındayım, bu söylem benim için epey iddialı oldu : ) İlk akşam 1. istasyona kadar gittik. Kayarken altımızda Erzurum ışıldıyor. Kar kalitesi ise mükemmel. Pistler çok güzel aydınlatılmış. Kendimizi alamadık, sanırım ilk gece 5 ya da 6 kez 1. istasyona kadar çıkıp indik. Yemeğe bile zor yetiştik.
Akşam yemeği oldukça keyifli geçti. Zaten nasıl geçmesin ki? Katılan herkes gezme ve keşfetme sevdalısı. Herkesin birbirinden öğrenecek ve birbirine verecek fikri var.
Akşam yemeği sonrasında lobide buluşarak biraz daha kaynaşma moduna geçtik. Herkesin kendini tanıttığı yer en keyifli anlardan biriydi. Çünkü bu kadar gezmeyi seven kişi bir aradayken herkesin birbirinde bulacağı farklı noktalar vardı.
Ertesi sabah Erzurum’u keşif başladı. Sabah saat 10.00 sularında bizi otelin önünden alan araca konusunda uzman rehberimiz Ömer Raci Haşıroğlu aradan 10 dakika geçmeden katıldı. Ses tonuyla ve hitabetiyle çok heybetli bir beyefendi kendisi.
Zamanımız kısıtlı olduğundan hızlı bir Erzurum turu yapacağız. İlk durağımız Aziziye Tabyaları : ) Burası Erzurum’un en önemli noktalarından. Çünkü Erzurum asıl savaşını tam burada Ruslara karşı vermiş. Burası 1867-1872 yılları arasında Erzurum-Kars otoyolunu kontrol altına almak için Sultan Abdülaziz döneminde Erzurum valisi Fosfor Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış. Hepimiz pür dikkat rehberimizi dinliyoruz.
Bu tabyaların hemen doğusunda ise Aziziye anıtı ve arkasında 1877-78 yıllarında Osmanlı Rus harbinde Genç bir kızken Rus askerlerine karşı çarpışan ve Türk kadınının savaşçı ruhunu dünyaya tanıtan Nene Hatun’un mezarı yer almaktadır.
Aziziye Tabyaları sonrası kent merkezine doğru ilerledik. Burada ilk durağımız Hatuniye Medresesi olarak da bilinen Çifte Minareli Medrese. Zamanında Alaeddin Keykubat burayı kızı için yaptırdığı için adı Hatuniye olarak anılıyormuş. Anadolu’nun en büyük açık avlulu medresesi olduğu söyleniyor. Minarelerindeki turkuaz rengi çini işlemeleri oldukça dikkat çekici. Medrese tadilatta olduğu için biz içerisini gezemedik.
Buranın hemen arkasında ise yaklaşık 2 dönüm arazi üzerinde yer alan Üç Kümbetler’e gidiyoruz. Silindir tarzda kesme taştan yapılmış olan 3 kümbetten biri Emir Saltuk’a aitmiş. Diğerlerinin kime ait olduğu bilinmiyor. Bu kümbetler aslında dönemin mezarları.
Buradan yürüme mesafesinde olsa da havanın soğukluğu nedeniyle araç ile Yakutiye Medresesi’ne gidiyoruz.
İlhanlı döneminden kalmış olan medrese kapalı bir avluya sahip. İçerisinde zamanında eğitim verilen dersliklerin kapıları ufacık. Bunun sebebi de öğrencilerin kapıdan geçerken eğilmelerini sağlamak. Bu eğilme aynı zamanda ilim önünde eğilmeyi de temsil ediyor.
Bu medrese 1994 senesinden beri ise müze olarak hizmet veriyor. Müze içerisinde Erzurum yöresine has kılık kıyafetleri, bölgede bulunmuş Türk İslam sikkelerini, geleneksel kadın ve erkek takılarını, bölgedeki maden ve dokuma sanatının temsilini görebiliyorsunuz.
Buradan sonra Erzurum Kongresi’nin yapıldığı binaya gidiyoruz.
Milli mücadele, milli birlik ve bağımsızlık hareketinin temelinin atıldığı Erzurum Kongresi 23 Temmuz 1919’da Erzurum’da toplanmıştı. Biz de bu kongrenin yapıldığı odaya gidip o sıralarda oturduk.
Artık karınlar da acıktı. Erzurum’un meşhur cağ kebabından yemek gerek. Tabii buna en çok sevinenler de Harbi Yiyorum’dan Salih Seçkin ile Tadında Seyahat’ten Gürhan Kara oldu. Koç Kebap’tayız.
Cag kebap şişte geliyor. Bir şiş bitince tabağınıza ikinciyi istiyorsunuz. Böylelikle soğumadan yiyorsunuz. Ardından kadayıf dolmasının tadına baktık. Çok ağdalı tatlı sevenler için güzel bir seçenek.
Alışveriş yapmadan olmaz dedik. Alışveriş yapmak için en doğru yer Taşhan. Buranın en meşhur şeyi ise Oltu taşı. Dolayısıyla Taşhan’ın içinde Oltu taşından yapılmış takı, tespih, süs eşyası satan sayısız dükkân yer alıyor. Çok çeşit olduğu için seçmek zor. Bu nedenle ben işin kolayına kaçarak hiçbir şey almamaya karar veriyorum.
Devamı: http://gezimanya.com/GeziNotlari/turkiyenin-zirve-kenti-erzurum